Türkiye’de 6360 sayılı yasa ile 30 adet “eyalet” niteliğinde
büyükşehir belediyesi Mart 2014’ten
itibaren, 30 vilayette halka yerel kamu
hizmetleri sunmaya başlayacaklar. Halihazırda 16 adet büyükşehir belediyesi
var. Malum olduğu üzere büyükşehir belediyeciliği 1984’ten bu yana Türkiye’de
uygulanıyor.
Göreceli olarak bu belediyecilik başarılı olmuştur elbette…
Ulaşım, çöp, planlama, gecekondu ile mücadele gibi alanlarda kısmi ve göreceli
bir başarı mutlaka vardır…
Ancak, şehircilik ilkeleri ve çağdaş ülkelerdeki
uygulamalardan bakarsak, büyükşehir belediyelerimiz sınıfta kalmıştır.
Mevcut sorunları veya enkazı temizleyerek yeni ve çözülmesi neredeyse olanaksız
sorunları miras bırakan bir belediyecilik uygulaması yapılmaktadır şu anda
Türkiye’de…
İstanbul, Ankara,
İzmir, Antalya, Konya… Bütün büyükşehirlerde ulaşım sorunu dahi çözülebilmiş
değildir… Konut politikaları rantiyeciliğe kurban edilmiş, kentlerin doğayla
dolayısıyla yaşamla bağları koparılmıştır.
Örneğin, Konya’da 25 yıldır ne hava kirliliği sorunu
çözülebilmiş, ne ulaşım ne de imar sorunları…
Bu mudur büyükşehir belediyeciliğinin başarısı?
Kent merkezlerinin sorunlarını çözemeyen büyükşehir
belediyeleri ilçelerin, beldelerin, köylerin, mezraların sorunlarını çözecek
öyle mi? Turizm, tarih ve kültür alanlarının sorunlarının çözümü kapasitesi ve
kurumsallaşması sorunlu büyükşehir belediyelerince mi sağlanacak?
Buna olsa olsa ütopik belediyecilik denir!
Fakat insanımız “acıya ve arabesk birikimlere” aşinadır!
Kent yaşamı, ne kadar
acı verse de yaşamın farkında olmayan bireyler, yapılan üst geçitlerle mutlu
mesut yaşamaya devam edeceklerdir.
***
Bakınız, daha lisans düzeyinde şehir plancısı öğrencileri
Konya’daki Büyükşehir Belediyesi’nin görmediği sorun alanları hakkında neler
söylüyorlar. Derslerine girdiğim sınıfta tek tek öğrencilerle konuştum ve son
derece doğru ve yerinde saptamalar yapıldığını gördüm. Burada da sizlerle
paylaşmak istedim.
Şehir Planlama öğrencilerinin gözünden Konya’da mevcut
belediyecilik sorunları (Parantez içi açıklamalar bana aittir.):
- Çevre yollarının şehrin içinde kalması (Yeni çalışma var mı, yok!)
·
Modern-geleneksel mimari uyuşmazlığı (Tarihi
yansıtan mimariden eser yok. Sadece Başbakan’ın talimatıyla eski Konya restore
ediliyor. Bir anlamda Konya’da belediyeciliğe de Başbakan yön veriyor. Bunu
daha önce de yazdım. Çünkü, ulusal basında da yazanlar oldu.)
·
İnşaat emsal oranlarının değişmesi ve yapı
yoğunluğu (Son birkaç yılda, kentin kalbi denilecek alanlara dev gökdelenler,
hastaneler, plazalar inşa edilmesinin hangi kitapta yeri olduğunu bulamadım.)
·
Toplu taşıma sorunu---tramvay, dolmuş, otobüs
(Toplu taşıma çok önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Metro çalışması yok.
Tramvay hasta. YHT ile 1.45 dk’da Ankara’dan geliyorsunuz, Gar’dan kampüse de 1
saatte geliyorsunuz.)
·
Aşırı kentsel yayılma ve denetim sorunu.
·
Kent içi trafik sorunu (Kent içi trafik İstanbul
(!) standartlarını yakaladı.)
·
Alt kent olarak Bosna Hersek mahallesi-- öğrenci
kenti (Sosyal bütünleşme sorunları.)
·
Gökdelenler ve kentsel silüet
·
Kentsel rantın kamuya kazandırılamaması
·
Sanayinin kent içinde kalışı.
·
Ulaşım araçları odaklı kentsel düzenlemeler.
·
Yeşil alan sıkıntısı (Kent içinde yeşil
alanların yok edilerek, ulaşım sorunu olan kentin çeperlerine parkların inşa
edilmesi. Mesela, bir ilçe belediye binasının bahçesine ÖZEL hastane ruhsatının
verilmesi. O özel hastane hızla yükseliyor. Bu belediyeciliği izah edebilecek
olan varsa, dinlemeye hazırım.)
·
Kent içindeki parkların enerji nakil hatlarının
altına yapılması
·
Bisiklete uygun topografyaya rağmen altyapı
sorunu- Bisiklet yolları sıkıntısı
·
Hızlı trenin diğer ulaşım araçları ile entegrasyon
sıkıntısı
·
Mevlana meydanı projesi (Meydandaki ağaçların
yok edilerek tamamen beton, kullanışsız ve sevimsiz bir görüntünün ortaya
çıkması.)
·
Havaalanına ulaşım sıkıntısı
·
Yatırım kararlarının kentsel yoğunluğu artırma
etkisi
·
Engelli, yaşlı ve çocuklar için kentsel alan
azlığı (Bırakın dezavantajlı kesimleri, yaya odaklı olmayan belediyecilik
kentsel alanların kullanımını zorlaştırıyor.)
·
Bilim Merkezi’nin kentin dışında sanayi alanına
yapılması, işlevsizleşmesini sağlayacaktır.
·
Yeni Stadyum’un yer seçimi son derece kötüdür.
Yoğun nüfusun barındığı ve trafik sorunlarının had safhada olduğu bir alana
stadyum inşa etmek, akla ziyan bir politikadır.
·
Yeni tramvay hatlarının tarihi mekanlardan
geçeceği söylentisi, eski stadyumun avm yapılacağı iddiaları büyükşehir
belediyesi tarafından açık ve net bir biçimde yalanlanmamıştır. (Bu iddialar
önemli isimler tarafından dile getirilmektedir.)
·
Sorunlara çok geç müdahale edilmektedir. Reaktif
bir belediyecilik söz konusudur…
“Bu tablo karşısında,
büyükşehir belediyeleri başarılıdır denilebilir mi?” diye de sormak isterim.
Bazı ilçe belediyeleri var ki, Büyükşehirlerden çok daha
başarılı… Ama onlar sesini duyuramıyorlar… Büyükşehir belediye başkanları ilçe
belediyelerini boğuyor… İlçe belediye başkanlarını potansiyel rakip olarak
görüyorlar.
Bari ilçe belediyeleri de kaldırılsın da, büyükşehir
belediye başkanlarının EYALET başbakanı yetkileri tam olsun!