Biraz geç de olsa anlatmam gereken bir seyahat ve sempozyum anısı...
Mardin'de Bilge Köyü katliamı yaşanmıştı ve 44 kişi hunharca katledilmişti.
Birincisi sempozyumda Altan Tan'ın söyledikleri... Altan Tan aynen şunları söyledi: "Burada bir üniversite açıldı ve bir Türk generalin adı verildi. Mardin'de başka isim mi yoktu? Hükümet buraya çok yatırım yapıyor, Mardin'le çok ilgileniyor, burayı küçük bir İsviçre yapıp bölgeden koparmak istiyor. Buna izin vermeyeceğiz..."
AK Partili Mardin Belediyesi Mardin hakkında oluşan bu acı ve talihsiz imajı unutturmak için geniş kapsamlı uluslararası bir "yerel yönetim ve kalkınma sempozyumu" düzenlemişti.
Değerli Başkan Beşir Ayanoğlu ve o dönemin Mardin Valisi Hasan Duruer gerçekten muhteşem bir ev sahipliği yaptı.
Aslında kendi adıma "bulunmamam gereken bir yerdeyim" diye bir duygu oluştu bende Mardin'e varır varmaz... Mardin muhteşemdi ama, ilk kez şöhretler karmasında yer almıştım:)
Evet bir akademisyen olarak sempozyum ilgi alanıma giriyordu ama, sempozyuma katılan en "şöhretsiz" kişi olarak hissettim kendimi...
Dediğim gibi adeta "şöhretler karması"nın içine düşmüştüm... Toplantıya katılan isimlerden hatırlayabildiklerimi yazarsam sanırım bana hak verirsiniz: Taha Akyol, Sami Selçuk, Nur Vergin, Ali Bulaç, Hüseyin Yayman, Neşe Düzel, Cengiz Çandar, Bejan Matur, Altan Tan, Fikret Toksöz, Ali Yaşar Sarıbay, Süleyman Seyfi Öğün, Fehmi Huveydi, Chris Game, Gülay Göktürk, Avni Özgürel, Süleyman Yaşar, Erol Katırcıoğlu, Avni Özgürel, Saliba Özmen, Kenan Mortan, Ümit Meriç, Nilüfer Narlı... İsmini hatırlayamadığım daha birçok kişi...
***
Toplantıya ilgi muhteşemdi, salon tıklım tıklım doluydu... Toplantı, ne kadar amacına ulaştı bilmiyorum... Ben naif bir şekilde yerel yönetim, demokrasi ve kalkınma derken bazı konuşmacılar "Mezopotamya, öz savunma güçleri, koruculuğun bitmesi, özerklik" gibi kavramları sıkça kullanıyorlardı. Doğrusu benim hiç beklemediğim bir ortamdı... Bazı isimler trübüne oynarken, bazıları da "bütün ve bir Türkiye'nin derdiyle" konuştular...
Çok güzel konuşmalar da oldu kuşkusuz... Bütün konuşmaları burada değerlendirmek istemiyorum...
***
Bilge Köyü'ne hep birlikte gittik. Kurşunlanmış evleri gezdik. Katledilen aile korucu ailesi. Devletten birçok sertifika almışlar, devletin yanında bir aile. Sertifikalardan bazıları kurşunlanmış duvarlarda hala asılı duruyordu...
Dara Harabelerine gittik...
Artuklu Kervansaraylarını gezdik...
Ulu Cami ve Selçuklu döneminden kalma medreseleri (Kasımiye, Şehidiye, Zinciriye gibi) gezdik...
Deyrul Zafaran Manastırı'na gittik...
Kızıltepe'ye gittik ve orada çok güzel bir akşam geçirdik...
Murathan Mungan'ın evini ziyaret ettik...
Mardin'de çarşıları gezdik ve telkari işlemeli hediyeler aldık...
Mardin esnafını çok sevdim...
Abbaralar sokağını çok sevdim...
Mardin'e hayran kaldım ve ülkemden haberim olmadığına çok üzüldüm...
Ve kendi kendime "Mardin'e birkaç kez gelmeliyim" diye söylendim hep. Ama bir daha kısmet olmadı...
Mardin türkülerinden oluşan CD hediye edildi, Mardin'i anlatan ve üzerinde "Aklım Mardin'de Kaldı" yazan tanıtım CD'si çok güzeldi...
Gerçekten aklım Mardin'de kaldı...
***
Mardin'e tedirgin gittiğimi söylemeliyim...
Sonuçta bir durgunluk süreci vardı, Mardin'de bir AK Partili belediye vardı... Ama nedense öyle bir tedirginlikte vardı...
Terörle anılan illerden birisiydi... Mardin merkezde böyle bir endişe olmasa da ilçelerinde terör hep vardı.
Sonuçta bir durgunluk süreci vardı, Mardin'de bir AK Partili belediye vardı... Ama nedense öyle bir tedirginlikte vardı...
Terörle anılan illerden birisiydi... Mardin merkezde böyle bir endişe olmasa da ilçelerinde terör hep vardı.
***
Bu yazının asıl amacına gelelim...
Mardin'de beni çok etkileyen iki olayı anlatmak istiyorum. Aslında anlatsam mı, anlatmasam mı diye çok düşündüm. Çünkü bu aralar kavramlar, konular, anlatılanlar yolunu şaşırdı. Siyah dediğinizde beyaz, beyaz dediğinizde siyah anlaşılabiliyor. Yine de, çok etkilendiğim bu iki olayı aktarmak istiyorum...
Mardin'de beni çok etkileyen iki olayı anlatmak istiyorum. Aslında anlatsam mı, anlatmasam mı diye çok düşündüm. Çünkü bu aralar kavramlar, konular, anlatılanlar yolunu şaşırdı. Siyah dediğinizde beyaz, beyaz dediğinizde siyah anlaşılabiliyor. Yine de, çok etkilendiğim bu iki olayı aktarmak istiyorum...
Birincisi sempozyumda Altan Tan'ın söyledikleri... Altan Tan aynen şunları söyledi: "Burada bir üniversite açıldı ve bir Türk generalin adı verildi. Mardin'de başka isim mi yoktu? Hükümet buraya çok yatırım yapıyor, Mardin'le çok ilgileniyor, burayı küçük bir İsviçre yapıp bölgeden koparmak istiyor. Buna izin vermeyeceğiz..."
Elbette herkes düşüncesini söyleyebilir de, benim anlamadığım güya bölgeyi seven ve bölgenin kalkınmasını isteyen bir insan hükümetin yatırımlarından nasıl rahatsız olabiliyordu? İşte bu sualin cevabını Einstein bile veremez...
***
Fakat ne oldu sonuçta?
Mardin AK Parti'den HDP çizgisindeki Ahmet Türk'e geçti...
Neden biliyor musunuz?
Hala neden böyle bir yasanın çıktığını anlayamadığımız o yasa nedeniyle:
2012'de çıkarılan 6360 sayılı "yeni büyükşehir modeli" oluşturan yasa yüzünden...
Düşünebiliyor musunuz, Mardin bir yasayla el değiştirdi ve ne yazık ki Altan Tan'ın o dönem söyledikleri gerçekleşmiş oldu...
Düşünebiliyor musunuz, bir kentin "taşrası"nın oyları nedeniyle o "kent merkezinin siyasi iradesi" el değiştiriyor...
Kentteki Araplar, Türkler, Yezidiler, Keldaniler, Süryaniler, Kürtler ağır bir baskı altında... (Bölgeyi çok iyi bilen yazarlar endişeli yazılar yazıyorlar bu aralar, isim vermeyeyim burada...)
Anlayamıyorum, anlayamayacağım...
***
İkinci olay ise şu:
Herkes guruplarla geldiği için dönüşte ben yalnız kaldım. Belediye yetkililerine dedim ki, "beni havaalanına kim bırakacak?"
Ulaşımı üstlenen firmanın sahibine söylediler ve adam "ben bırakırım" dedi...
Arabada, tur firmasının sahibi bir de ben küçük bir araçla havaalanına doğru giderken dedim ki arkadaşa "Buralara çok tedirgin geldik. Ama Mardin'i çok başka buldum, hayran kaldım, güzel gelişmeler var. Ama bu bölgedeki sorunlar ne olacak, endişeleniyoruz..."
Aynen şunu söyledi: "Hocam biz buradayız, biz vatansever insanlarız bu ülkenin bir ve beraber yaşaması için çocuklarımızı adam gibi yetiştirmek için herşeyi yapıyoruz, biz kardeşiz kimse bizi birbirimize yabancılaştıramaz, biz burada olduğumuz sürece hiç endişelenmeyin."
Dedim ki "çok iyimsersiniz" sizin çocuklarınızla nasıl bir dönüşüm olacak ki!
Ama adam söylediklerinde ısrarcıydı...
Aslında söylediği çok başka şeylerde vardı, ama manipülatif gündemler gereği yazmamak daha iyi sanki...
Ama adam söylediklerinde ısrarcıydı...
Aslında söylediği çok başka şeylerde vardı, ama manipülatif gündemler gereği yazmamak daha iyi sanki...
***
Şimdi bilmiyorum o arkadaş ne düşünüyor ama bölge ve Mardin ne yazık ki bıraktığımız gibi değil...
Bölgeden hiç iyi haberler gelmiyor...
2009'da orada bölücülük adına söylenenler birer birer gerçekleşiyor gibi...
Hep "bekle ve gör" avuntusuyla devam ediyoruz...
***
Umarım çözüm olur, umarım kan durur, umarım terör çeker karanlık gölgesini bu coğrafyadan...
Ama kesin olan şu:
Aklım Mardin'de kaldı...
Aklım Mardin'de kaldı...
O etkinliğin linki:
“Mardin’de değişim ve gelecek arayışı yerel kalkınma yerel demokrasi ve sosyal dokunun rehabilitasyonu sempozyumu”
http://www.mardinnethaber.com/index.php?istek=hd&hid=2277
“Mardin’de değişim ve gelecek arayışı yerel kalkınma yerel demokrasi ve sosyal dokunun rehabilitasyonu sempozyumu”
http://www.mardinnethaber.com/index.php?istek=hd&hid=2277